Bambu Ağacının İlham Dolu Hikayesi
Görünmeyen Köklerin Devrimi
Hiçlikten doğan bir vaat. Toprağın koynuna düşen küçük, narin bir bambu tohumu, yağmurun ilk damlalarıyla uyanır. Toprak Ana ona şefkatle fısıldar. “Acele etme evlat. Senin sırrın, görünmeyende gizli.”
Ve böylece başlar bambunun büyük sabrı.
- İlk yıl, tohum filizlenir, toprağın yüzeyine minik, neredeyse hiçbir şeye benzemeyen bir yeşil çıkıntı uzatır.
- İkinci yıl, o minik filiz, belki sadece birkaç santim büyür. Üzerinden geçenler, “Galiba ölmüş,” diye düşünebilir. Oysa toprağın derinliklerinde, kimsenin görmediği yerde, inanılmaz bir faaliyet vardır. Bambu, kök salıyordur. Her yöne, metrelerce, onlarca metre… Kendini gelecekteki devasa boyunun yükünü taşıyacak kadar sağlam bir ağ ile örüyordur.
- Üçüncü yıl, yine neredeyse hiçbir şey olmamıştır. Yüzeydeki görüntü aynıdır.
- Dördüncü yıl da neredeyse aynıdır. Dışarıdan bakan için dört yıldır yerinde sayan, verimsiz bir bitki.
- Ta ki beşinci yılın ilk baharına kadar…
Güneşin ısıttığı bir gün, toprakta bir hareketlilik ! O minik filiz, bir anda canlanır. Önce yavaş, sonra durdurulamaz bir hızla büyümeye başlar. Sadece altı hafta gibi inanılmaz bir sürede, yaklaşık 27 metre boya ulaşır. Dört yıldır neredeyse hiç büyümeyen o küçük şey, göğe doğru fırlayan, rüzgarda hafifçe sallanarak zaferini ilan eden bir dev olmuştur.
Aslında Hikayenin Özü:
İşte bambunun hikayesi bize şunu fısıldar:
Gerçek ve kalıcı büyüme, çoğu zaman dışarıdan görünmez. O “hiçlik” sanılan yıllar, aslında en çok çabanın gösterildiği, temelin sağlamlaştırıldığı, karakterin inşa edildiği dönemlerdir. Bambu, o beş yıl boyunca sadece köklenmekle kalmamış, kendini fırtınalara dayanıklı hale getirmişti. O görünmeyen kökler olmasaydı, o muhteşem büyüme anında devrilecek, rüzgara yenik düşecekti.
Bu, bizim hayatlarımız için de böyle değil midir? Sabırla, emekle ve inançla ilerlediğimiz, dışarıdan sonuç vermiyor gibi görünen o “köklenme” dönemleri, aslında en değerli anlardır. Ve o temel yeterince sağlam atıldığında, büyüme o kadar hızlı ve o kadar muhteşem olur ki, herkes onun bir “gecede olduğunu” sanır.
Oysa mucize, gecede olan değil, yıllarca süren sabrın ta kendisidir. Tüm Sabırlarınızın mucizeye dönüşmesi dileğiyle…