Toplumu İyileştirmek: Din Adamları ve Psikologlar El Ele
0

Toplumu İyileştirmek: Din Adamları ve Psikologlar El Ele

Ekim 1992’de, Columbia Üniversitesi’nde doktora öğrencisi olan Glen Milstein, defterine not aldığı 20 dakikalık fikirlerle, ömrünün üçte birini şekillendirecek bir akademik serüvene ilk adımını attı. Bu kısa notlar, nihayetinde “COPE: Kamu Ruh Sağlığı Hizmetlerini Dini Örgütlerle Birleştirmek İçin Bir Çerçeve” başlıklı ve prestijli Frontiers in Psychiatry dergisinde yayınlanan bir bilimsel makaleye dönüştü. Bugün bir psikoloji doçenti olan Milstein, bu çalışmanın “20 dakikada (ve 33 yılda) hazırlandığını” söyleyerek, derin araştırmanın zamanla olgunlaşan doğasına dikkat çekiyor.

Milstein’in “COPE” çerçevesi, geleneksel “klinik” dünya (ruh sağlığı hizmet örgütleri) ile “toplumsal” alan (manevi/inanç temelli örgütler) arasında sistematik bir işbirliği köprüsü kurmayı amaçlıyor. Makale, din ve maneviyatın iyilik hali üzerindeki olumlu etkilerine dair bilimsel kanıtlardan yola çıkarak, bu ortaklıkların ruhsal rahatsızlıkları önlemede ve klinik tedavi sonrası iyileşmeyi sürdürmede nasıl kritik bir rol oynayabileceğini inceliyor. Somut vaka örnekleri ve gelecek araştırmalar için yol haritaları sunuyor.

“İnsanı çevreleyen bütün sistemi düşünmek istedim,” diyen Milstein, amacını şöyle açıklıyor: “Toplumun din adamları ile klinisyenlerin, uzmanlıklarını birleştirerek birbirlerinin yükünü nasıl hafifletebileceklerini ve insanların gelişimine nasıl daha güçlü bir şekilde katkıda bulunabileceklerini anlamaya çalıştım.”

Çalışmasında, pratik bir yaklaşım benimseyerek din, maneviyat ve inanç kavramlarını kamu ruh sağlığı bağlamında net bir şekilde tanımlıyor. Ayrıca, kanıta dayalı bir klinik araç olan FICA (İnanç, Önem, Topluluk, Eylem) anketinin, bu alandaki iletişimi ve değerlendirmeyi nasıl standartlaştırabileceğini gösteriyor. Bu araç, hem bireysel terapide hem de toplum ortaklıklarında manevi boyutu anlamak için bir rehber işlevi görüyor.

Milstein’in bu konudaki ilham kaynağı yıllar öncesine, araştırma asistanı olduğu günlere uzanıyor. Şizofreni hastası bir gencin annesine, oğlunun iyileşip iyileşmeyeceğini sorduğunda, aldığı cevap onun zihninde bir kıvılcım çaktırmıştı: “Tanrı dilerse iyileşecek, doktorlar ne derse desin.” Bu ifade, inancın iyileşme sürecindeki gücüne ve umuda yaptığı vurguya dair derin bir merak uyandırdı.

Artık bu alanda saygın bir isim olan Milstein, Amerikan Psikoloji Derneği’ne bağlı Din ve Maneviyat Psikolojisi Derneği’nin (36. Bölüm) başkanlığına seçilmiş durumda. 2026’daki başkanlık dönemine ilişkin hedefini, “Din insan hayatında ne kadar yaygın, kalıcı ve uyum sağlayıcıysa, ben de o netlikle başlayacağım. Amacım, dinin refah için potansiyel faydalarını ortaya koyan deneysel bulguları bir araya getirmek ve sunmaktır,” sözleriyle açıklıyor.

Milstein’in çalışması, ruh sağlığına bütüncül bir bakış açısıyla yaklaşmanın, bilimsel klinik yöntemlerle, insanın anlam ve aidiyet arayışını besleyen toplumsal yapıları bir araya getirmenin önemini vurguluyor. Bu köprü, sadece tedaviyi değil, aynı zamanda dayanıklılığı ve sürdürülebilir iyileşmeyi de destekliyor.

Kaynak: 2025-Frontiers in Psychiatry

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir