Gaz devinde gerçekleşen kasırgalar, amonyağı gezegenin atmosferine derinlemesine taşıyor. Bilim insanları, bunu nasıl “görmeyi” başardı, gelin birlikte inceleyelim.
Yeni Fırtına Keşifleri
California Üniversitesi’nden iki gezegen bilimci, California Teknoloji Enstitüsü’nden bir meslektaşlarıyla birlikte, Jüpiter’deki büyük fırtınaların atmosferdeki amonyak hareketlerini nasıl etkilediğini ortaya koydu. Araştırmalarında, birkaç yıl önce meydana gelen büyük bir fırtınanın verilerini analiz ettiler, ve bulgularını Phys.org paylaştı.
Son yıllarda, uzay teknolojisinin gelişmesiyle birlikte astronomlar, diğer gezegenlerdeki fırtınaları gözlemleyerek atmosfer koşullarını nasıl şekillendirdiklerini anlamaya çalıştılar. Amerikalı bilim insanları, 2016 yılında Jüpiter’de başlayıp 2017’de devam eden büyük bir fırtınaya odaklandılar.
Bu fırtınanın atmosfer üzerindeki etkilerini incelemek için, ALMA (Atacama Büyük Milimetre Dizisi), Hubble Uzay Teleskobu ve Jüpiter’e yakın geçiş yapan Juno uzay aracından elde edilen veriler kullanıldı. Yapılan analizler sonucunda, atmosferin üst katmanlarından yükselen amonyağın, bulutların altına kadar inerek yoğunlaştığı tespit edildi. Bu süreç, fırtınanın sona ermesinin ardından bile atmosferde amonyak birikmesine neden olarak, özel bir “iz” bıraktı.
Fırtınalar ve Amonyak Akışları
Jüpiter’in atmosferindeki bu karmaşık süreçleri anlamak için araştırma ekibi, fırtınanın dinamiğini modelleyerek amonyağın hareketini inceledi. Modellemeye göre, amonyak yüksek atmosfere yükseliyor ve tekrar üst katmanlara çekiliyor. Bu hareket, gezegenin atmosferinin zamanla kurumasına yol açıyor. Araştırmacılara göre, bu süreç sonunda amonyak ve su karışımından oluşan kar topları, daha sonra düşerek “yağmur” gibi alt katmanlara iniyor, fakat sonunda bu maddeler buharlaşıyor.
Çalışma, fırtınanın bitmesinin ardından bile Jüpiter’in alt atmosfer katmanlarında amonyakla doymuş bölgeler bırakıldığını gösterdi.
Bu yeni keşifler Jüpiter’deki fırtınaların sadece kısa süreli etkiler yaratmadığını, aynı zamanda gezegenin atmosferini uzun süreli şekilde değiştirebileceğini ortaya koyuyor. Amonyak gibi bileşenlerin bu tür fırtınalar sırasında ne kadar derin etkilere yol açtığı, gezegenin ikliminin anlaşılması açısından büyük bir adım olarak kabul ediliyor.