1. Anasayfa
  2. Yaşam

Psikiyatristler Birinin Gerçekten Deli Olup Olmadığını Söyleyebilir Miydi?

Psikiyatristler Birinin Gerçekten Deli Olup Olmadığını Söyleyebilir Miydi?
0

Psikiyatristler birinin gerçekten deli olup olmadığını söyleyebilir miydi?

Stanford psikoloğu David Rosenhan cevabı bulmak istedi…

1973 yılında Stanford Psikoloğu David Rosenhan’ın Deneyi (“On Being Sane in Insane Places” – 1973),  yaptı. Bu deney psikiyatri tanılarının güvenilirliğini sorgulayan ünlü bir çalışmadır. Deney, akıl sağlığı kurumlarının hasta değerlendirme süreçlerini ve “deli” (akıl hastası) etiketlemesinin ne kadar nesnel olduğunu test etmeyi amaçlamıştır.

1973’te, tamamen normal 8 insanı ABD’deki akıl hastanelerine gönderdi. Daha sonra bulduğu şey, psikolojinin gizli tarafını açığa çıkardı.

Stanford psikologlarından David Rosenhan, bunu öğrenmek için cesur bir deney tasarladı.

Kendilerini adamak isteyen 8 normal insanı işe aldı bu insanlar:

  • 1 ressam
  • 1 ev hanımı
  • 1 çocuk doktoru
  • 1 psikiyatrist
  • 3 psikolog
  • Rosenhan’ın kendisi

Görevleri mi?

Hastanelere sızmak!

“Sahte hastalara” basit talimatlar verildi:

  • “Boş” veya “içi boş” diyen bir ses duyduğunuzu varsayalım!
  • Başka semptom yok!
  • Ayrıntılı notlar alın!
  • Personeli aklı başında olduğunuza ikna ederek dışarı çıkmaya çalışın!

Sonra da 5 farklı eyalete dağıldılar. Hastanelere girerken, her bir sözde hasta gerçek hayat hikayelerini anlattı. Gerçek isimler. Gerçek işler. Gerçek aileler. Tek yalan? “Boş” diyen bir ses. Sonrasında olanlar Rosenhan’ı bile şok etti.

8’i de hemen hastaneye yatırıldı. Teşhisler?

  • 7 “şizofreni”
  • 1 “manik-depresif psikoz”

Tek bir doktor bile fark etmedi. Ama asıl kabus yeni başlıyordu.

Sahte hastalar içeride normal davranışlarını sürdürdü:

  • Tüm kurallara uyuldu
  • Sohbetlerle meşgul
  • Deneyimleri hakkında notlar aldı
  • Diğer hastalarla arkadaşlıklar kurdu

Yine de yaptıkları her şey hastalık merceğinden görülüyordu.

Personel bu normal davranışları semptom olarak yorumladı:
  • Not yazmak mı? “Hasta kompulsif yazma davranışında bulunuyor.”
  • Arkadaş canlısı olmak? “Hasta uygunsuz duygular gösteriyor.”
  • Düzenli olmak? “Hasta obsesif eğilimler sergiliyor.”

“Çılgın” etiketi her şeyi renklendirdi.

En büyüleyici kısmı mı?

Gerçek hastalar genellikle bu numarayı anladılar!
35 hasta onlara şu şekilde yaklaştı:
  • “Siz deli değilsiniz. Siz hastaneyi kontrol eden bir gazeteci ya da profesörsünüz.”
Peki ya yüksek eğitimli profesyoneller? Kandırıldılar!
  • Ortalama kalış süresi 19 gündür.
  • En kısa mı? 7 gün.
  • En uzun? 52 gün.
  • Tek çıkış yolu? Akıl hastası olduklarını kabul etmek ve güçlü antipsikotik ilaçlar almak.
İlaçlar gizlice cebe atılmış, ancak rakamlar şaşırtıcı:
  • Toplam 2.100 hap reçete edildi.
  • Hepsi tamamen gereksizdi.
  • Bazıları kalıcı yan etkilere neden olmuştur Tahliye için son teşhis? “Şizofreni remisyonda”
İçerideki hayat insanlıktan çıkarıcıydı:
  • Personel göz temasından kaçındı.
  • Sorular göz ardı edildi.
  • Kişisel alan ihlali.
  • Temel haklar reddedildi.
Bir hemşire sahte bir hastanın davranışını kaydetti:
  • “Hasta yazma davranışında bulunuyor.” Ne yazıyordu? Hemşirenin sözlerini.
Rosenhan bulgularını Science dergisinde yayınladığında psikiyatri camiası öfke patlaması yaşadı.
Prestijli bir hastane ona meydan okudu:
  • “Sahte hastalarınızı gönderin, onları yakalayacağız.”
Rosenhan kabul etti. Sonrasında olanlar inanılmazdı.
Hastane, 3 ay boyunca yeni 193 hastanın 41’inin sahtekar olduğunu gururla bildirdi. İşin ilginç yanı? Rosenhan kimseyi göndermemişti. Kandırılma korkuları, her yerde sahte hastalar görmelerine neden oldu. Bu durum “Rosenhan Etkisi” olarak bilinmeye başladı.
“Deli Yerlerde Deli Olmak Üzerine” adlı çalışma psikiyatride devrim yarattı:
  • Birçok akıl hastanesinin kapatıldı.
  • Büyük teşhis reformları.
  • Hasta hakları hareketi.
  • Modern DSM sisteminin oluşturulması.

Delilik” Tanısı Mümkün mü?

Rosenhan’ın çalışması, psikiyatrinin o dönemdeki sübjektifliğini ortaya koysa da, modern psikiyatri tanı araçları (klinik görüşmeler, nörogörüntüleme, standardize testler) daha nesnel yöntemler geliştirmiştir. Ancak “deli” gibi stigmatize edici terimler artık kullanılmamakta, bunun yerine spesifik tanılar (şizofreni, bipolar bozukluk vb.) konmaktadır.

Özetle, Rosenhan deneyi, psikiyatrinin insani ve bilimsel açıdan sorgulanmasını sağlamış, ancak günümüzde tanı süreçleri daha titiz hale gelmiştir. “Delilik” kavramı ise tıbbi bir tanımdan çok kültürel bir etiket olarak görülmelidir.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir