İnsan, sosyal bir varlık olarak doğuştan ilişki kurma ve bağlanma ihtiyacına sahiptir. Özellikle romantik ilişkilerde kurulan bağın niteliği, bireylerin duygu dünyalarını, davranışlarını ve genel yaşam doyumlarını derinden etkileyebilir. Psikoloji literatüründe bu bağlanma örüntüleri, bağlanma stilleri olarak adlandırılır. Bağlanma teorisi, bebeklik dönemindeki bakım verenle kurulan ilk ilişkilerin, yetişkinlikteki romantik ilişkilere yansıyan temel bağlanma stillerini şekillendirdiğini öne sürer.
Bağlanma Kuramı ve Bağlanma Stilleri
Psikolog John Bowlby ve Mary Ainsworth’ün öncülüğünü yaptığı bağlanma teorisi, başlangıçta bebeklerin bakım verenleriyle kurduğu ilişkiyi anlamaya odaklanmıştır. Ainsworth’ün “Yabancı Ortam Deneyi” ile genişletilmiştir. Bu kuram, bireylerin çocukluk döneminde bakım verenleriyle kurdukları ilişkilerin yetişkinlikteki romantik ve sosyal ilişkilere nasıl yansıdığını açıklar.
2002 yılında Fraley tarafından yapılan bir meta-analiz, çocuklukta geliştirilen bağlanma stillerinin yetişkinlikteki romantik ilişkilere önemli ölçüde yansıdığını ortaya koymuştur.
1987 yılında Hazan & Shaver çalışması, yetişkin bağlanma stillerinin, çocukluktaki bağlanma deneyimleriyle tutarlı olduğunu göstermiştir.
Bulgular ışığında, bağlanma stiller yetişkin ilişkilerine uyarlanarak dört ana kategoriye ayrılmıştır:
1-Güvenli Bağlanma (Secure Attachment)
2-Kaygılı/Kararsız Bağlanma (Anxious-Preoccupied Attachment)
3-Kaçıngan Bağlanma (Dismissive-Avoidant Attachment)
4-Düzensiz Bağlanma (Disorganized Attachment)
1-Güvenli Bağlanma
Güvenli Bağlanma, Çocukken bakım verenlerinizle (ebeveyn) kurduğunuz dengeli, tutarlı ve güvene dayalı ilişki modelidir. Yetişkinlikte sağlıklı ilişkilerin temelini oluşturur. Bir çocuk ebeveyni yanından ayrıldığında üzülür ama döneceğine güvenir ve ihtiyaçlarının (açlık,şefkat,sevgi) tutarlı şekilde karşılandığına inanırsa yetişkinliğinde güvenli bağ oluşturabilir diyebiliriz.
Bu stile sahip bireyler, ilişkilerinde yakınlık kurmaktan rahatsızlık duymazlar. Partnerlerine güvenirler, onlara destek olurlar ve aynı zamanda kendi bağımsızlıklarını koruyabilirler. Ayrılık kaygısı yaşasalar bile, partnerlerinin geri döneceğine dair inançları güçlüdür. Güvenli bağlanan yetişkinler genellikle sıcak, samimi ve dengeli ilişkiler kurarlar.
- Özellikleri: Bu bireyler, ilişkilerde rahat ve güvenlidir. Hem yakınlık kurmaktan hem de özerkliklerini korumaktan çekinmezler.
- Yetişkinlikteki Yansıması: Duygusal olarak ulaşılabilir, sadık ve dengeli ilişkiler kurarlar.
Güvenli ilişki bağı kurduğumuzu nasıl anlarız?
- İlişkiniz dürüstlük, hoşgörü ve duygusal yakınlık üzerineyse.
- Kendi öz değerimizi takdir edebiliyor ve samimi bir ilişkide kendiniz olabiliyorsanız.
- Partnerinizle ayrı geçirdiğiniz zaman dilimlerinde aşırı endişelenmiyorsanız.
- İhtiyaç duyduğunuzda partnerinizden yardım istemekten ya da partneriniz ihtiyaç duyduğunda ona yardımcı olmaktan çekinmiyorsanız.
- Duygusal dengelerinizi koruyabiliyor ve yakın bir ilişkide çatışmayı yönetmenin sağlıklı yollarını arayabiliyorsanız.
Güvenli bağlanma sitiline sahip olabilirsiniz.
2007 yılında Mikulincer & Shaver araştırmasına göre, güvenli bağlanan bireylerin ilişkilerinde daha yüksek doyum ve daha az çatışma yaşadığı bulunmuştur.
*Güvenli bağlanma doğuştan gelmez, sonradan da kazanılabilir! Terapi ve bilinçli çabayla güvensiz bağlanma stilleri dönüştürülebilir.
2-Kaygılı/Kararsız Bağlanma
Kaygılı/Kararsız Bağlanma, Çocukken bakım verenlerinizle tutarsız (bazen ilgili, bazen ulaşılamaz) bir ilişki kurduysanız, yetişkinlikte kaygılı bağlanma geliştirme ihtimaliniz yüksektir.
Bu stile sahip bireyler, ilişkilerinde yoğun bir yakınlık ve onaylanma ihtiyacı hissederler. Partnerlerinin kendilerini yeterince sevmediği veya terk edeceği yönünde sürekli bir endişe taşırlar. Bu nedenle, partnerlerine aşırı bağımlı olabilir, kıskançlık gösterebilir ve sürekli ilgi bekleyebilirler. İlişkilerinde duygusal iniş çıkışlar yaşamaları daha olasıdır.
- Özellikleri: Sürekli onay arayışı içindedirler, terk edilme korkusu yüksektir ve ilişkilerde aşırı bağımlılık gösterirler.
- Yetişkinlikteki Yansıması: Partnerlerinin ilgisini test etme eğilimindedirler ve yoğun duygusal dalgalanmalar yaşarlar.
Kaygılı ilişki bağı kurduğumuzu nasıl anlarız?
- Bir ilişki içinde olmak ve partnerinizle yakın olmak istiyorsanız ancak güvende hissetmekte zorlanıyorsanız.
- İlişkiniz ve partnerinizle sürekli endişe verici düşüncelerle meşgulseniz.
- Sınırları gözlemlemekte zorlanıyor, aranızdaki mesafeyi bir tehdit olarak algılayıp paniğe kapılıyor ya da öfkeleniyorsanız.
- Öz-değer duygunuzun çoğu, ilişkide size nasıl davranıldığına bağlıysa ve ilişkinize yönelik algılanan herhangi bir tehdide aşırı tepki verme eğilimindeyseniz.
- Partneriniz uzaktayken endişeli veya kıskanç hissediyorsanız ve onu yakın tutmak için kontrolcü veya manipülatif taktikler kullanma ihtiyacı hissediyorsanız.
- Kendinizi iyi hissedebilmek için partnerinizden gelecek sürekli güvence ve ilgiye ihtiyacınız oluyorsa.
Kaygılı bağlanma stiline sahip olabilirsiniz.
1988 yılında Levy & Davis çalışmasında; Kaygılı bağlanan bireylerin ise kıskançlık ve terk edilme korkusu nedeniyle daha fazla ilişki stresi yaşadığı belirtilmiştir.
Kaygılı Bağlanma ile Nasıl Başa Çıkabiliriz?
Kaygılı bağlanma değişebilir! Güvenli ilişkiler kurarak ve kendinizi keşfederek bu döngüyü kırabilirsiniz. Araştırmacıların bulduğu başa çıkma yöntemlerini aşağıda görebilirsiniz. Ancak kesinlikle bir uzmana danışılması gerekmektedir.
- Terapi: Bilişsel Davranışçı Terapi (CBT) veya Bağlanma Temelli Terapi, güven oluşturmanıza yardımcı olur.
- Kendine Güven Çalışması: Partnerinizden bağımsız mutlu olabileceğiniz alanlar yaratın (hobi, arkadaşlıklar).
- İletişim: İhtiyaçlarınızı net ifade edin (“Ara sıra mesaj atman beni rahatlatır” gibi).
3-Kaçıngan Bağlanma
Kaçıngan bağlanma, çocukken duygusal ihtiyaçlarınızın sürekli reddedilmesi veya görmezden gelinmesi sonucu gelişen bir bağlanma stilidir. Yetişkinlikte bu durum “yakınlık = tehdit” algısıyla karakterize olur.
Bu stile sahip bireyler, yakın ilişkilerden kaçınma eğilimindedirler. Duygusal olarak mesafeli durmayı tercih eder, bağımsızlıklarına aşırı önem verirler. Partnerlerinin kendilerine çok yakınlaşmasından rahatsız olabilir, duygusal ihtiyaçlarını görmezden gelebilir ve bağlanmaktan korkabilirler. İlişkilerinde yüzeysel ve mesafeli bir tutum sergileyebilirler. Kaçıngan bağlanma kendi içinde iki alt türe ayrılabilir:
Reddedici-Kaçıngan Bağlanma: Bu bireyler, yakın ilişkileri değersizleştirir ve kendilerini yeterli görürler. Başkalarına ihtiyaç duymadıklarını düşünürler.
Korkulu-Kaçıngan Bağlanma: Bu bireyler, yakın ilişkiler istemelerine rağmen reddedilmekten veya incinmekten aşırı derecede korkarlar. Bu nedenle yakınlıktan kaçınırlar.
- Özellikleri: Duygusal yakınlıktan kaçınırlar, bağımsızlığı aşırı önemserler ve ilişkilerde mesafe koyma eğilimindedirler. Hem yakınlık ihtiyacı hissederler hem de reddedilmekten korktukları için ilişkilerde tutarsız davranışlar sergilerler.
- Yetişkinlikteki Yansıması: Partnerlerine karşı soğuk ve mesafeli davranabilirler, duygularını ifade etmekte zorlanırlar. İlişkilerde “gelgit” yaşarlar; bir yandan bağlanmak isterken diğer yandan korku duyarlar.
Kaçıngan ilişki bağı kurduğumuzu nasıl anlarız?
- Partneriniz size yaklaşmaya çalıştığında ya da ihtiyaç duyduğunda geri çekilme eğilimindeyseniz.
- Partnerleriniz genellikle sizi mesafeli ve kapalı, katı ve hoşgörüsüz olmakla suçluyor siz de karşılığında onları çok muhtaç olmakla suçluyorsanız.
- Partnerinizin duygularını görmezden gelmeye, onlardan sır saklamaya, ilişkiyi dair problemlerden sık sık kaçmaya çalışıyorsanız.
- Uzun süreli ve derin ilişkileri geçici ilişkilere tercih edebilir veya eşit derecede bağımsız, duygusal olarak mesafelerini koruyacak partnerler arıyorsanız.
Kaçıngan bağlanma stiline sahip olabilirsiniz.
1991 yılında Bartholomew & Horowitz çalışması sonucunda; Kaçıngan bağlanan bireylerin duygusal bastırma eğilimleri nedeniyle depresyon ve anksiyete riskinin arttığı bulunmuştur.
1996 yılında Fonagy et al. Çalışmaları sonucunda; Korkulu-kaçıngan bağlanma stiline sahip bireylerin ise borderline kişilik bozukluğu (BPD) ve travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) ile daha yüksek ilişkisi olduğu tespit edilmiştir.
Fonksiyonel MRI (fMRI) çalışmaları, güvenli bağlanan bireylerin sosyal uyaranlara daha olumlu tepki verdiğini, kaçıngan bağlanan bireylerin ise duygusal uyaranları bastırma eğiliminde olduğunu göstermiştir.
Kaçıngan Bağlanma ile Nasıl Başa Çıkabiliriz?
- Küçük Adımlarla başlayın Her gün bir duygunu paylaş (Örn: “Bugün stresliyim”) Partnerinizden haftada 1 kez sarılmak isteyebilirsiniz.
- Duyguları Yeniden Keşfet, “Duygularım geçerli” yazılı notu görüş alanınıza asabilirsiniz. Haftada 2 kez 5 dakika duygu günlüğü tutabilirsiniz.
- Güven Antrenmanı yap, Güvenli hissettiğin birine basit bir sır verebilirsiniz. Partnerinle 15 dakikalık “duygusal çay saati” yapabilirsiniz. (telefonsuz)
- Bedenini Eğit: Sarılırken 3 derin nefes al. 4-7-8 tekniğini uygulayabilirsiniz. Yakınlık anında avuç içine odaklanarak “Bu güvenli” diyebilirsiniz.
- Zihniyet Değişikliği: “Bağımsızlık” yerine “sağlıklı bağ” hedefleyebilirsiniz. “Mesafeye ihtiyacım var” yerine “Şu an 1 saat dinlenmeliyim” diyebilirsiniz.
- Acil Durum Planı: Aşırı kaçma isteği gelirse: Önce 10 dakika yalnız kal 2. adımda “Neden kaçmak istiyorum?” diye sor. Son olarak Basit bir iletişimle partnerine dön (“Biraz sakinleştim” gibi bir cümle kurabilirsiniz)
Değişim rahatsız edici olacak, ama geçici. Her küçük temas deneyimi, beyninize “yakınlık=güvenli” mesajını yeniden yazdıracaktır.
***”Yalnızlık bir seçim olabilir, ama yalnızlık korkusuyla seçilmiş bir yalnızlık, özgürlük değil hapistir.”
Alain de Botton
4-Düzensiz Bağlanma
Düzensiz bağlanma, Mary Main ve Judith Solomon tarafından 1986’da tanımlanan bir bağlanma stilidir. Güvenli, kaygılı ve kaçıngan bağlanmanın aksine, bu stil tutarsız ve çelişkili davranışlarla karakterizedir. Genellikle çocuklukta ihmal, istismar, korkutucu ebeveyn davranışlarının oluşturduğu travmalarla ilişkilendirilir.
“Still Face” Deneyi: Ebeveynin duygusal olarak ulaşılamaz olduğu durumlarda bebeklerin düzensiz tepkiler verdiği gözlemlenmiştir.
Minnesota Çalışması: Düzensiz bağlanan çocukların okul çağında agresif veya içe kapanık davranışlar sergilediği bulunmuştur.
Düzensiz bağlanma stiline sahip insanlar, yakın ilişki kurmaya isteklidirler ancak aynı zamanda kendilerini incinmekten korumak için duvarlar örmeye yatkındırlar. Bu bağlanma stili korku, güvensizlik ve iç çatışma ile karakterizedir. Hem yaklaşma hem kaçınma davranışları gösterirler. Ve şu ikilemle şekillenir “korktuğun kişi aynı zamanda güveneceğin tek kişiyse”
Düzensiz ilişki bağı kurduğumuzu nasıl anlarız?
- Partnerinize bir an aşırı bağlanırken, diğer an nedensizce uzaklaşma hissi oluşuyorsa.
- Derin bağ kurmaktan korkmak, ancak yalnız kaldığınızda da yoğun terk edilme kaygısı yaşıyorsanız.
- İlişki içinde herhangi bir durumda aniden öfkelenme yaşayıp, ağlama krizleri veya duygusal “donma” (hiçbir şey hissedememe) yaşıyorsanız.
- İnsanlara güvenmekte zorlanıyorsanız ve sürekli “sahte benlik” ile hareket etme ihtyacı hissediyorsanız.
- Duygusal acınızı bastırmak için alkol, aşırı yeme veya kendini sabote etme ihtiyacı hissediyorsanız.
- Stres anlarında kendinizi “bedeninizden çıkmış” gibi hissetme veya olayları sisli hatırlıyorsanız.
- Kimlik karmaşası ve yoğun terk edilme korkusu yaşıyorsanız.
- Yardım almaktan korkuyor veya terapiste aşırı bağlanıp aniden vazgeçme döngüsü yaşıyorsanız.
Düzensiz bağlanma sitiline sahip olabilirsiniz.
Düzensiz Bağlanma ile Nasıl Başa Çıkabiliriz?
Araştırmacıların bulduğu başa çıkma yöntemlerini aşağıda görebilirsiniz. Ancak bir uzmana danışılması gerekmektedir.
- Terapi Desteği: Özellikle Şema Terapi ve Diyalektik Davranış Terapisi (DBT) etkilidir.
- Mindfulness: Duygusal dalgalanmaları yönetmek için farkındalık egzersizleri önerilir.
Bağlanma Stilleriyle ilgili Çalışmaların Sonuçları ve Yorumlar
İlişki Doyumu ve Bağlanma: Güvenli bağlanan bireylerin, ilişkilerinden daha fazla doyum sağladıkları ve daha uzun süreli, istikrarlı ilişkiler kurdukları çeşitli çalışmalarla desteklenmiştir. Kaygılı ve kaçıngan bağlanan bireyler ise ilişkilerinde daha fazla sorun yaşama ve daha düşük ilişki doyumu bildirme eğilimindedirler.
Çatışma Çözme ve İletişim: Güvenli bağlanan çiftlerin, çatışmaları daha yapıcı ve işbirlikçi bir şekilde çözdükleri gözlemlenmiştir. Kaygılı bağlanan bireyler çatışma sırasında daha duygusal ve talepkar olabilirken, kaçıngan bağlanan bireyler geri çekilme veya konuyu değiştirme eğiliminde olabilirler. Bu farklı iletişim tarzları, ilişki gerilimini artırabilir.
Duygusal Destek Arama ve Verme: Güvenli bağlanan bireyler, stresli zamanlarda partnerlerinden rahatlıkla duygusal destek arayabilir ve aynı zamanda partnerlerine destek olma konusunda daha başarılıdırlar. Kaygılı bağlanan bireyler aşırı destek arayışında bulunabilirken, kaçıngan bağlanan bireyler destek vermekte zorlanabilirler.
Cinsel Yaşam ve Bağlanma: Bağlanma stillerinin cinsel yaşam üzerindeki etkileri de araştırılmıştır. Güvenli bağlanma, daha sağlıklı ve tatmin edici bir cinsel yaşamla ilişkilendirilmiştir. Kaygılı bağlanma cinsel kaygılarla, kaçıngan bağlanma ise cinsel yakınlıktan kaçınma ile ilişkilendirilebilmektedir.
Ayrılık Süreci ve Bağlanma: Bağlanma stilleri, ayrılık sürecini de etkileyebilir. Güvenli bağlanan bireyler ayrılığı daha yapıcı bir şekilde ele alabilirken, kaygılı bağlanan bireyler yoğun üzüntü ve öfke yaşayabilir, kaçıngan bağlanan bireyler ise duygusal olarak mesafeli kalmaya çalışabilirler.
Bağlanma Stillerinin Değişebilirliği: Başlangıçta bağlanma teorisi, bağlanma stillerinin büyük ölçüde erken çocukluk deneyimleriyle şekillendiğini ve yetişkinlikte kalıcı olduğunu öne sürse de, sonraki araştırmalar bağlanma stillerinin tamamen sabit olmadığını göstermiştir. Olumlu ilişki deneyimleri, terapi ve kişisel farkındalık gibi faktörler aracılığıyla bağlanma stillerinde zamanla daha güvenli bir yöne doğru değişim gözlemlenebilir. Umut hep var J
Kültürel Farklılıklar ve Bağlanma: Bağlanma stillerinin kültürel bağlamdan etkilenebileceği de araştırmalarla ortaya konmuştur. Farklı kültürlerde yakınlık, bağımsızlık ve duygusal ifade biçimleri farklılık gösterebildiği için, bağlanma stillerinin görülme sıklığı ve ifade biçimleri de kültürel farklılıklar gösterebilir.
İlişkilerde bağlanma stilleri, romantik ilişkilerin anlaşılması ve geliştirilmesi için önemli bir çerçeve sunmaktadır. Bireylerin kendi bağlanma stillerini ve partnerlerinin bağlanma stillerini anlamaları, ilişkilerinde ortaya çıkan dinamikleri daha iyi kavramalarına ve daha sağlıklı iletişim kurmalarına yardımcı olabilir. Bağlanma stillerinin doğuştan gelen sabit özellikler olmadığı ve olumlu deneyimlerle değişebileceği gerçeği, bireylere daha güvenli ve tatmin edici ilişkiler kurma potansiyeli sunmaktadır. Bu alandaki araştırmalar, ilişkilerin karmaşık doğasını anlamamıza ve daha sağlıklı, sevgi dolu bağlar inşa etmemize ışık tutmaya devam etmektedir.
Kaynaklarımız: 1969- Bowlby, J. ,Attachment and Loss,Basic Books, Ainsworth,Patterns of Attachment, Psychology Press, Personality and Social Psychology Review, Mikulincer, Attachment in Adulthood: Structure, Dynamics, Change, Guilford Press.